Hafızlık belgesi ne işe yarar?



Hafızlık bittikten sonra, Diyanet’in Hafızlık Tespit İmtihanına giriliyor ve hafızlık tescilleniyor. Sınav kazanıldığında hafızlık diplomanızı da alıyorsunuz. Bu belge, Diyanet’in personel alımında işe yarıyor.

Hafızlık hakkında ne biliyoruz?

Elinde Kur’an hızlı hızlı ders yetiştirmeye çalışan, gözü saatte, Kur’anı biraz yıpranmış ve üzerinde çizikler olan, bazen gergin, bazen çok mutlu ama hep mütevekkil, bir yere davet edildiğinde “dersim” diyen birini görürseniz bilin ki o kişi hafızlık yapıyordur. Günü Kur’an’la başlar, Kur’an’la geçer, Kur’an’la biter, hatta Kur’an rüyalarına kadar intikal eder. Her günün dersi, bin bir emekle hazırlanır ve sunulur hocaya. Her ders sona bir adım daha yaklaştırır. Ve gün gelir biter. Artık, hafızadaki ayetlere vefa göstermenin vaktidir; ta ki son nefese kadar!


Kuran-ı Kerim Hafızlık nasıl yapılır?

Türkiye’de uygulanan ‘Osmanlı Usûlü’ hafızlığa göre, öncelikle her cüzün son sayfası ezberlenir. Ezberlenen sayfalar günlük periyotlarda hocaya verilir. Sonra her cüzün sondan bir önceki sayfası, daha önce ezberlenen sayfa ile birlikte verilir. Sonra o iki sayfaya biri daha eklenir. Ve bu şekilde tüm cüz tamamlanır. Artık Kur’anın her yeri ezberlenmiştir. Daha sonra da 1.cüz ile 30. Cüz arasında defalarca tekrar yapılır. Sağlam bir hafızlık bu tekrarların kısa aralıklarla ve sık sık yapılmasıyla elde edilir.

Her cüzden kaç sayfa ezberlendiği; 5’le gitmek, 10’la gitmek diye ifade ediliyor. Ayrıca, ezberlenmemiş sayfaya çiğ/ham denir, önceki dönüşlerde ezberlenmiş sayfaya da pişmiş/has denir.

Hafızlığın süresi kişiden kişiye göre değişmekle beraber, 2-3 yılda hafız olunabiliyor. Diyanet bu süreyi 3 yıl olarak belirlemiş. 3 yıldan erken bitirenler olduğu gibi bu süre aşılabiliyor. Yatılı kurs, gündüzlü kurs, aile faktörleri, kapasite, istikrar… gibi şartlar süreyi belirliyor. Hafızlık bittikten sonra, Diyanet’in Hafızlık Tespit İmtihanına giriliyor ve hafızlık tescilleniyor. Sınav kazanıldığında hafızlık diplomanızı da alıyorsunuz. Bu belge, Diyanet’in personel alımında işe yarıyor. Bir de diplomanız varsa çevreden gelen “Diyanet’in sınavını da kazandı mı?…” gibi sorulara beklenen cevabı verebiliyorsunuz.

Kuran-ı KerimÖnemli bir husus daha var; hafızlık için ‘düzgün bir ağza’ sahip olmak gerekiyor. Eskilerin deyimiyle ‘Fem-i Muhsin’ ; Arapça karşılığı güzel(iyi) ağız(okuyuş)… Yani, iyi bir hocadan talim, tashih-i huruf dersleri almak, Kur’an’ı olması gerektiği gibi okumak. Yanlış ezbere mahal vermemek için hafızlığa başlamadan önce öğrencinin bu manada hazır olup olmadığı da önemli. Ayrıca bir de akıcı bir okuyuşa sahip olmak da gereken şartlardan.

Olmazsa olmazlar

Hafızlık müessesesinin de olmazsa olmazları var tabii ki. Bunlar, öncelikle halis niyet, istek, sabır, sebat, tevekkül. Ve zamanı bilinçli kullanmak… En önemlisi ise, iç disiplin. Çünkü, ezber zamanla meleke haline geliyor ama her şeyi bir tarafa bırakıp da dersin başında oturabilmek bu işin olmazsa olmazıdır. Veya bir insan ezber yapma kabiliyetine sahiptir; hafızlık için gerekli vasıfları taşıyordur ama, gerektiği kadar dersin başında duramıyorsa iyi bir netice elde edilmez. Nitekim Prof. Dr. Nevzat Tarhan şöyle bir tespitte bulunmuştu; “hafızlık için çok yüksek bir kapasite gerekmez, ancak iyi bir otokontrole sahip olmak gerekir.”

Hafızlık uzun soluklu ve içe dönük bir eylem. Hafız adayı, hafızlığının uzamadan ve düzgün bir şekilde yürümesini istiyorsa, bazı şeylerden feragat etmeli, hayatını derslerine göre düzenlemelidir. Dersinin selametini etkileyecek şeylerden uzak durmalı ki, zaten uzun olan süre daha da uzamasın.

Hafızlık kolay değil ama gereken tüm şartlara uyulduğunda zannedildiği kadar zor da değil. Önemli olan sistemli çalışmak.

Kuran-ı Kerim Bitince başlıyor

Hafızlık süreci zor ve meşakkatlidir de bittiğinde bitiyor mu bu zorluk? Hayır tabii. Asıl o zaman başlıyor. Tekrarları hayatın içine dâhil etmek, özel olarak hafızlığa ayrılmış bir süreçte ders yapmaktan daha zor aslında. Başka meşguliyetlerin yanında sabırla tekrar tekrar, tekrar etmek gerekiyor. Ezberlerin zayıflamaması için Kur’andan hiç ayrı kalmamak gerekiyor. Bu konuda, eski hafızlar ayda asgarî bir hatim yapmak gerektiği konusunda mutabık.

Bir de Kur’an’la irtibatı kesmemek gerekiyor. Ne kadar sağlam olursa olsun, yine de bir hafız her gün, mutlaka okumalı Kur’an’ını.

Zannedildiğinden daha güzel

Hafızlık zor olmasına zor ama en az zorluğu kadar da güzel. Her an Kur’an’la hemdem olunan bir süreç… Tam anlamıyla her an. Gününüz derse odaklı oluyor çünkü. Önce verilecek dersin hazırlığı. Sonra bin bir emekle hazırlanan dersin hocaya verilmesi. Ve tabii ki bunun sevinci. Sonra bir sonraki dersin sancısı. Ve ertesi güne kadar süren hazırlık süreci. Hal böyle olunca, Kur’an elden düşmüyor, her an birliktesiniz. İşte Kur’an’la bu denli birliktelik bambaşka bir duygu. Bütün zorlukları geride bırakan şey bu!

İmam Gazali, İlmin şerefi malumun şerefi nispetindedir diyor. Bu sözden hareketle diyebiliriz ki, hafızlık da, hafız da Kur’an-ı Azimü’şşandan alır değerini. Kur’an ezberlendiği için bu iş bu kadar güzel.

Kuran-ı Kerim Çevreden gelen tepkiler

Genel bir bakışla değerlendirecek olursak elhamdülillah toplumda hafızlığa değer veriliyor. Hafızlığın kolay bir iş olmaması bunun başlıca nedenlerinden belki de. Yalnız, birilerinin kem küm okuduğu Kur’anı’ı ezberlemeniz bazen size farklı bir misyon yükleyebiliyor. Hafız olduysanız aynı zamanda Yasin dağıtma organizatörü, 4444 Tefriciyelerin başrol okuyucusu, yetişmeyen cüzlere Hızır gibi yetişen, her türlü Dinî meselenin sorulduğu kişi oluveriyorsunuz. Diyelim sorulan bir soruya cevap veremediniz, soruyu soran kişi, kendisine toz kondurmaz ve “e sen hafızsın” der. Halbuki siz de onun gibi o müktesebata sahip değilsinizdir. “Ben sadece Kur’an’ı ezberlemiştim” dersiniz. Değişik değişik bakarlar. Sonra bir de, şefaat meselesi var ki, evlere şenlik. Bildiği hadis sayısı bir elin parmaklarını geçmez, eğer çevresinde bir hafız varsa, bu hadislerden biri hafızların şefaat etme durumunu bildiren hadistir. Es kaza bu kişiye işiniz düşmüşse, “Tamam yaparım ama beni cennete alırsan” der. İçinizden “tabi tabi” dersiniz. Ya hu ne şefaati, ne cenneti. Peygamber miyim ben! Sanki kendimi kurtardım da!

Kıymetini bilmeli

Hafızlık Allah’ın bir lütfu ve nimeti. Ancak değerini bilenler için! Kıymetini bilenlere müjdeler vaad edilirken, unutanlar için de ahiretteki cezalardan bahseden hadis-i şerifler var.

Mesuliyeti ağır. Belki ezber tekrarları en kolay yanı… İyi bir temsil olmak, ezberlenenle amel etmek asıl mesele. İnşallah, kıymetini bilenlerden oluruz.